Ziya
Yürekli Hoca, davasını canından aziz bilirdi. Davasına kendini adadığı
için son derece ciddi, titiz ve düzenli bir hizmet hayatı vardı. Yeniden
Milli Mücadele dergisini ve diğer yayınları ilk sayılarından itibaren arşiv
yapmıştır. Mücadele Birliği, Islahatçı Demokrasi Partisi ve Millet Partisi'ne
ilişkin yapılmış yayınları da kapsayan bir büyük arşivdi bu. Hareketle ilgili
her şeye büyük değer verdiğini bildiğimden ben de haber, yorum ve belgelerle
karşılaştıkça kendisine sunardım ve çok mutlu olurdu.
Türk
İstihbaratındaki Gizli Kayıtlara göre 1972 yılında Ankara Marmara
Oteli'nde yapılan Gizli Devlet Brifinginde Yeniden Milli Mücadele’
hakkında konuşulduğu ortaya çıkmıştı. Gazeteci Yılmaz Polat “CİA’nın
Muteber Adamları” isimli kitabında Milli İstihbarat ve Askeri
istihbaratta Yeniden Milli Mücadele’ hareketinin1972 yılında İslami
esaslara dayanan bir örgüt olduğuna ilişkin önemli bir belge olduğunu
yazıyordu. Kitabı kendisine takdim ettiğimde, oturup ciddi bir şekilde inceledi
ve bir kaç gün değerlendirmeler yaptı.
Bana
yazarı bir kaç kez sordu. Yılmaz Polat ne bir romancı, ne de bir hikâye
yazarıdır. Washington'da 23 yıl görev yapmış ciddi bir gazetecidir o.
Amerika’nın Ortadoğu politikasını ve Türkiye-Amerika ilişkilerini anlattı ömrü
boyunca: “Barış İçin Oradaydılar / Prola: Kıbrıs”, “Alo Washington”,“Washington
Ankara Hattı”, “CİA’nın Muteber Adamları”, “Amerika’nın Şahinleri
Kargaları”, “Washington’da Akrobasi” ve “Türkiye’de İslamcı
Akımlar” (Graham Fuller'den Çeviri) kitapları, Washington'da geçirilmiş 23
yılın dökümü. Dolayısıyla bilgi kesinlikle doğruydu. “Türkiye'yi seven namuslu,
onurlu, siyaset adamı, bürokrat, işadamı ve gazeteci gördüm. Türkiye'yi ve
Türkleri seven Amerikalılar tanıdım. Her meslekten yağ tüccarlarına rastladım.” diyordu,
Yılmaz Polat.
Kitaplarının
birinde Yılmaz Polat, “altı başkanlık döneminde Türkler, Türk geçinenler,
Türk dostları ve Türklerden geçinenleri” anlattığını söylüyor. “Türkiye'ye
'cephe ülkesi' diye gaz veren Amerikalı dostlarımızın, Irak Savaşı'nda
yaptıklarına yer verdim. Türkiye düşmanlığı olmasa sıradan adam bile olamayacak
bazı Amerikalılar ve Amerika'dan medet umanları teşhir ettim. Amerika'ya
yapılan resmî, özel ve çok özel ziyaretleri, bu ziyaretlerde yaşanan olayları
yansıttım. Türkiye'de 'Yankee Go Home' ya da 'Şeytan Amerika' diyenlerin
Washington'a gelince nasıl rota değiştirdiklerini ibretle okuyacaksınız..” diyor.
Ziya Yürekli, bu cümlelerin altını kırmızı kalemle çizmişti.
Yıllarca Türkiye'de görev yapan CIA bölge sorumlusu Graham Fuller'ın Türkiye'deki İslami hareketler hakkında yaptığı çalışmalar ve Türkiye'deki gelişmelere yer verilen “CİA’nın Muteber Adamları” isimli bu kitapta, 3 Kasım 1972 tarihinde, Ankara'da, Marmara Oteli'nde ''Gizli'' bir 'Devlet Brifingi' yapıldığı anlatılıyor.
''Türkiye'de Yıkıcı Faaliyetler'' başlıklı brifinge Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Başbakan , Genelkurmay Baskanı, Kuvvet Komutanları ve MİT Müsteşarı katılmış. Orgeneral Turgut Sunalp Başkanlığındaki brifing ekibinde 5'i General 12 subay varmış. Brifing tam gün sürmüş. Birifingteki sunumda ''Türkiye'de Aşırı Sağ Akımlar''5 başlık altında anlatılmış: 1-Amaç ve tarihçe, 2-Aşırı Sağ gruplar, 3-Yapılan Operasyonlar ve Neticeleri, 4-Halihazır durum ve faaliyetler, 5-Derleme. 207 sayfadan oluşan brifingte 30'dan fazla belgeye de yer verilmişi. Belgeler arasında Mücadele Birliği’nin İslami esaslarına dayanan bir örgüt olduğu anlatılıyor.
Yurt
içi ve dışı İslamcı kuruluşlar şunlar: 1. Mücadele Birliği, 2. İlim Yayma
Cemiyeti, 3. Komünizmle Mücadele Derneği, 4. Rabıtatül Alemi İslamin,
5. Hizb-üt Tahrir. “Mücadele Birliği : Liderleri, Necmettin Erişen,
Aykut Edip Ali, Mevlüt Baltacı, Melih Gökçek ve Yılmaz Karaoğlu'dur. Gayesi
merkezi otoriteye bağlı İslami esaslardan kuvvet alan devlet nizamını
kurmaktır. Antikomünist olmak, antisosyalist olmak, antikapitalist olmak, milli
değerlere saygılı olmak, İslam’a tam bağlı olmak ve İslami esaslara göre
yaşamak bu kuruluşun ana umdeleridir. Sağ eğilimli gençler bu örgütün
faaliyet alanına girer.'' deniliyor.
Ziya Yürekli Hoca, davasının dostları tarafından da, düşmanları tarafından da bildiğini söylerdi sık sık. Hareket üzerinde büyük oyunlar oynandığının da farkındaydı. Oyuna gelen kardeşlerinin bir bir teşkilattan kopup dağılmalarından büyük acı duyardı.
İhanet
planları ve komplolar, ta başından beri hizmetin üzerine bir sonbahar gibi
çökmüş, yaprak dökümü gibi kardeşleri bir bir ayrılmışlardı. Bu ayrılıkların,
bir öne geçme, yarışta ileriye atılma şeklinde olmayışı üzerinde dururdu.
Ayrılan adeta ölüyordu; açıkça dökülüyorlardı. Ona acı veren de buydu. "Uhud
Savaşı'ndaki okçulara benzemeyeceğim!" derdi, ayrılanlara uyup. Bile bile
yanlış yapamazdı.
Hizmet
içinde durmak, katkıda bulunmak çok önemliydi bu yüzden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder